Kahramanmaraş hacamat alanında gösterdiği başarıları, sülük alanına da taşıdı. Kahramanmaraş sülük tedavisi alanında ciddi başarılar yakaladı. Özellikle cilt hastalıklarında sıkça tercih edilen sülükler, binlerce hasta için şifaya vesile olmaktadır. Sülük tedavisi için mutlaka uzman kişilere müracaat edilmelidir. Maraş sülük tedavisi alanında uzman doktorlar gözetiminde başarı yakalamıştır. Köprü altı diye tabir edilen ehliyetsiz kişilerden uzak durulması gerekmektedir. Aksi taktirde fayda yerine zarar görmeniz mümkün olabilir.
Kahramanmaş’ta sülük tedavisi yaptırabileceğiniz en güvenilir ve nezih ortam şüphesiz Dr. Cuma SABUN Muayenehanesidir. Dr. Cuma SABUN, yılların birikimini hekimlik bilgisiyle harmanlayarak, resmi ehliyetli ve onaylı bir doktor olarak sülük uygulamasını yapmaktadır. Maraş sülük tedavisi hakkında merak ettiklerinizi buradan iletişime geçerek yetkili kişilere sorabilirsiniz. Şimdi sülük tedavisi ve sülükler hakkında merak edilenlerle ilgili bazı bilgileri istifadenize sunuyoruz.
Sülük Tedavisi Nedir?
Sülük tedavisi, vücutta birikerek çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olan bir çeşit kirli kanın sülük hayvanı aracılığıyla vücuttan atılması olarak tanımlanır. Sülükler bu kirli kanı emdiği için sülük tedavisinin faydalarından bahsetmek mümkündür.
Sülük tedavisi sırasında kullanılan sülüklerin doğal ortamında yetiştirilmiş olması önemlidir. Tıbbı sülükler insan vücudundaki akupunktur noktalarına tedavi amacıyla ya da şifa amacıyla tutturulur. Sülükler tutundukları noktada kan emerek yeni kan akışı sağlar. Vücuda verdikleri enzimler sayesinde vücuttaki hastalıkları iyileştirme etkisine sahiptir.
Sülük Tedavisi Nasıl Yapılır?
Öncelikle, sülük tedavisine başlamadan önce belirli bir süre hazırlık süreci olmalıdır. 1-2 günlük bu süreçte et, süt vb. protein temelli gıdaların tüketilmemesi önerilir. Sülük tedavisinin aç karnına uygulanması tavsiye edilir. İdeal olan açlık süresi 3-4 saattir.
Vücudun belirli bölgelerine yapıştırılan sülükler, derinin üzerinden vücuttaki kanı emmeye başlar. Tedavi esnasında vücuttaki faydalı enzimler daha etkili bir şekilde işlevlerini yerine getirir. Vücuttaki kan sülükler tarafından emildiği için ciltte kanlı bir görüntü oluşacaktır. Sülük tedavisinin sonrasında yaklaşık 24 saat boyunca kan akımının devam etmesi normal karşılanır. Bu sebeple kanlı bölgelere pamukla bandaj yapılır.
Sülük Tedavisi Faydaları
Sülük tedavisi faydaları; cilde ve sağlığa olmak üzere 2 başlıkta değerlendirilebilir. Sülüğün cilde faydaları; yüzdeki lekelerin, siyah noktaların, kırışıklıkların giderilmesinde faydalı olur. Yüzdeki kan akışının sağlanmasında yardımcı olur. Sülüğün salyası, hücrelerin yeniler.
Ağrılı bölgelerdeki ağrıların azalmasını ve bitmesini sağlar, zihinsel, fiziksel rahatlatır. Vücutta bulunan enfeksiyon ve iltihabı giderir, kan dolaşımını hızlandırır, kireçlenmeyi azaltır, beyin hücrelerini canlandırır ve bu sinir hücrelerini de iyileştirir. Alzheimer gibi hastalıklara iyi gelir. Kalp krizi riskini azaltır, varise iyi gelir, kulak çınlamasını giderir. Göz hastalıklarına, dişeti iltihaplarına, kan akışı ve beyin fonksiyonlarına iyi gelir. Cinsel gücü arttırır.
Sülük Tedavisi Sonrası
Sülük tedavisi sonrası; Sülük uygulan bölgede 24 saat devam eden kanama olabilir bu beklenen bir olaydır. Uygulama sonrası 12 saat hareketli işlerden uzak durmalı. Kaşıntı olabilir bu durum geçicidir, ilaç kullanmayı gerektirmez. İleri derecede bir kaşıntı söz konusu olduğunda hekimler tarafından antihistaminik önerilir. Kaşınmaya ve Aeromonas bakterisine bağlı olarak nadiren de enfeksiyon gelişebilir.
Bu tür durumlarda antibiyotik kullanımı doktor önerisi ile alınabilir. Lenf nodlarında geçici şişlik, hafif ateş ve terleme olabilir. Uygula bandajı 24 saat sonra değiştirilmelidir. 24 saat sonra ılık duş alınabilir. Tedavi sonrası alkollü içecekler içilmemeli, bol su ve taze sıkılmış meyce suları içilmelidir.
Sülük Tedavisinin Tarihçesi
Sülük tedavisinin tarihçesi antik çağlara dayanmaktadır. Antik çağlarda, sülüklerin tedavi edici özelliği keşfedilmiş ve günümüze kadar sülüklerin tedavi uygulaması gelişerek gelmiştir. Sülük tedavisi M. Ö. 15.yüzyılda Babil hekimlerine kadar dayanmakta. Hint tıp tarihinin en önemli hekimlerinden Sushruta yazdığı makalelerle sülük tedavisinin Çin tıbbında da yer edinmesini sağlamıştır.
Mısıri Pers, Çin, Hint, Avrupa ve Anadolu’nun eski yazıtlarında hirudoterapiye rastlanmış, Galen (M. S. 130 – 201) ve İbn-i Sina’nın (M. S. 980 – 1037) tedavilerinde bulunmaktadır. Tıbbi sülükler, Selçuklular ve Osmanlılarda da kullanılmıştır. “Sülük bir şifa kaynağıdır.” mealinde bir hadis-i şerifin de olması nedeniyle de Müslüman toplumlarında sülük tedavisinin revaçta olduğu bilinmektedir. Amerikalı araştırmacı Roy Sowyer sülüklerin potansiyel tedavi edici etkilerini kanıtlayarak, dünyanın ilk modern sülük çiftliğini kurmuştur. Paris hastanelerinde de 1830 yılında 5 milyon sülük kullanılmıştır.
Avrupa’da tıbbi sülük tedavisine 19. Yüzyılın başlarında rastlanmaktadır. Fransız hekim F. J. V. Broussais tarafından (1772 – 1838) sülük tedavi çalışmaları Avrupa’ya yayılmıştır. Broussais bazı iltihaplı hastalıkların kan birikmesi nedeniyle meydana geldiğini ve bunun tedavisinde sülüklerin iyi sonuç verdiğini 1808’de yayımladığı makalesinde yer vermiştir. Ortaçağda kullanılmaya başlanan sülük tedavisi Antik Yunan Kralı Kekrops tarafından, daha önceki dönemlerde Mısırlılardan, Roma’ya taşınmıştır. Hint mitolojisinde bulunan “Ayurveda” teoist felsefeden gelen Çin tıbbından etkilenerek Avrupa’ya yayıldığı bilinmektedir.
Asya’da Sülük Tedavisi
Asya ise M. Ö. 200 yılında sülük tedavisinin kullanımı İyonya Kolonfonlu Nicader tarafından kullanıldığı kaydedilmiştir. Bundan birkaç yüzyıl sonra Galen hastalıkların salgısal teorisini ortaya koymuş ve buna dayanarak insan vücudu dört salgı içermekte olduğunu ki bunlar; kan, balgam, sarı safra ve siyah safradır.Bu sıvıların dengesindeki değişimler hastalıklara sebep olduğunu belirlemiştir. Sülüklerinse bu sıvıları emerek dengelediği savını ispatlamıştır.
1820 – 1830’lu yıllara gelindiğinde, anestezi antisepsi ve antibiyotik uygulamalarının gelişiminden önce Berlin’de Johann F. Diffenbech sülüğü karmaşık sayılabilecek plastik cerrahi uygulamalarında başarılı olarak kullanılmıştır. 19. Yüzyılın sonlarında sülüğün tıbbi kullanımı azalmıştır. Bu tedavi şekli gelişmekte, büyümekte olan modern tıp kavramları ile uyuşmamaktaydı. Sülük kullanımı yerleşik tıbbın elinden alınarak, tedavi edicilere verilip vampirizm olarak görülmeye başlanmıştır.
Tıbbi sülük tedavisinde Highgraft’ın önemli bir yeri vardır. 1884 yılında sülüklerin tükürüğünde bulunan antikoagülan maddeyi izole ederek sülüğün Latince adı olan Hirudo Medicinalise “Hirudun” adını vermiştir. 1955 yılında bu madde her yönüyle tanındı ve kabul edildi. Balkan ülkelerinde, Derganç ve Zdravic iki Slovenyalı cerrah 1960 yılında sülük kullanarak tedavi edilen ve nözflepkonjestiyonu isimli makale ile dikkat çeken bir ün yakalamışlardır.
Modern Çağda Sülük Tedavisi
“İyileştirici” olarak bilinen sülük tedavisi 20. Yüzyılın başlarında önem kaybetse de, 20. Yüzyılın sonlarına doğru yeniden önem kazanmıştır. 1900’lü yıllarda kanın pıhtılaşmasını geciktirici ilaçların bulunmasından sonra Avrupa’da önemini kaybetmeye başlamıştır. Almanya, İngiltere ve çeşitli Kuzey Avrupa ülkelerinin üniversitelerinde 1960 yılından sonra sülük tedavisi ile ilgili birçok çalışma yapılmaya başlanmıştır. Sülüğün sadece pis kanı emdiği düşünülürken, 19. Yüzyılın sonlarında Hidurin adı verilen bir enzimiyle birlikte birçok enzim salgıladığı keşfedilmiştir. Bunlardan 30- 40 kadarının tıbbi etkilerine çalışılmıştır. Elektroforez metodu ile yapılan henüz 100’den fazla enzimin sülük tarafından salgılandığı belirlenmiştir.
Günümüze Yakın ve Günümüzde Sülük Tedavisi
Sülükler tıbbi amaçlı tedavi yöntemi olarak eski çağlardan beri hastalıkların iyileştirilmesinde kullanılmaktadır. Özellikle flebotomi de tedavi protokollerinde yer almış 16 – 17. Yüzyıllarda tıbbi sülüklerle tedaviye rastlanmıştır. Kalp, damar, karaciğer, akciğer, mide-bağırsak sistemi, verem, migren, menstruasyon bozuklukları, hemoroidler de sülük tedavisi kullanıldı. 17. Ve 19. Yüzyıl sülüklerin altın çağıdır. Birçok tedavi ve araştırma için kullanıldığından sülük sayısının azaldığı da gözlemlenmiştir. İlk bilimsel Hirudoterapi çalışması İngiltere’nin, Bermingham’da Prof. John Highgraft tarafından yapılmıştır. Highgraft yaptığı çalışmalarda tıbbi sülüklerin, kanın pıhtılaşma etkisini azaltan bir madde almıştır. Bu maddeye 1904 yılında da Hirudin adı verilmişti. Almanya’da 300 kadar Hirudoterapi kliniği bulunmaktadır. Avrupa ve Rusya sülük tedavisi yaygın olarak kullanılmaktadır.
Sülük Tedavisinin Yaygın Olarak Kabul Edilen Genel Özellikleri
Trombositlerin agregasyonunu inhibe eder. Koruyucu anti trombotik etki yapar. Anti hipertansif etkileri vardır. Dokuların rejenerasyonunu stimule eder. Sülüklerin ısırığı Akupuntur noktalarında refleksojen etki yapar. İmmunstimule edici etkisiyle, kanda lenfositlerin sayısını arttırır fagositoz stimule edip, makrofakları aktive eder ve lenf dolaşımını hızlandırır.
Genel olarak 19. Yüzyılda yaygın olarak sülük tedavisi kullanımı, 20. Yüzyılın başında modern tıp dünyasında tamamen terk edilmiş, 1950’li yılların ardından Avrupa’da bazı olgularda uygulanarak yeniden kazanmıştır. 1970’lerde örnek klinik çalışmalara konu olmakla birlikte Avrupa’nın bazı bölgelerinde doğal tıbbi modern uygulamalarla popüler olmuştur. Hirudoterapi’nin çeşitli bilimsel çalışmaları sonunda elde edilen başarılar, doğal tıp olarak kabul edilmiştir.
Sülüğün tıbbi etkileri 3 ana maddeye ayrılabilir:
– Flebotomi
– Refleks Uyarım
– Biyoaktif Salgı İçeriği
Sülükler, kan emerken vücuda kendi ürettikleri salgıyı verirler. Bu salgı, izole edilebildiği kadarıyla 100′e yakın biyoaktif madde içerir. Bu maddelerin bir bölümü kanın pıhtılaşmasını engeller, bir bölümü de oluşmuş pıhtıları eritmektedir. Birkaçı ağrı kesici özellikler sergilemekte ve bir bölümü de kan basıncını dengelemektedir. Tıbbi sülük tedavisininde antidepresan, antibakteriyel, antioksidan etkinliği çalışmalarla ortaya konmuş ve başarılı olmuştur.
Sülüğün tıbbi etkilerinin tamamı şu şekilde sıralanabilir:
– Antibakteriyel
– Analjezik
– Antiromatizmal
– Antihipertansif (yüksek tansiyon karşıtı)
– Antidepresan
– Myorelaksan (kas gevşetivi)
– Antioksidan
– Nörotrofik (sinir hücresi yenileyici)
Sülüğün Biyoaktif Salgı İçeriği:
– Hirudin: Antikoagülan
– Hementin: Fibrinolitik
– Hementerin: Fibrinolitik
– Ghilanten: Protrombinaz İnh.
– Anti-statin: Protrombinaz İnh.
– Piyatin: Nörotrofik
– Calin: Tr. Agg. İnh.
– Decorsin: Tr. Agg. İnh.
– Destabilase: F XIII İnh.
ZİYARETÇİ YORUMLARI
BİR YORUM YAZIN